Erbakan Vakfı Yalova Hanım Komisyonu "24-30 Mayıs Sokak Çocuklarına Şefkat Haftasında” yetkilileri uyardı.
Erbakan Vakfından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi “Kâinat ve içindeki bütün nimetler insan için yaratılmıştır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran akıl ihsan edilmiş, ruh ve beden özellikleri bakımından en güzel şekilde yaratılmış ve eşref-i mahlûkat olarak nitelendirilmiştir.
Ayet-i Kerime’de: “Muhakkak ki biz insanı en güzel şekilde yarattık” (Tîn Sûresi âyet:4) buyrulmuştur. İnsan, cüz-i iradesi ile ya bu meziyetlerini en güzel şekilde kullanarak “kâmil insan” olacak, ya da kötü, çirkin ve zararlı olanları benimseyip, şuurlu varlıkların en aşağı mertebesinde yer alacaktır.
İslam, yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun insanı değerli ve şerefli bir varlık kabul etmiştir. İslam, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi alanda uygulanan kurallarla huzurlu, güvenli ve yaşanabilir bir toplumun garantisi olarak, insanın sadece ibadet hayatını düzenlemek için değil, toplum hayatında da gerekli olan kuralların tanzimi için var olan bir sistemdir. Dolayısıyla toplumda yaşanan olumsuzlukların en önemli sebebi, eşref-i mahlûkat olarak yaratılan insanın bu sosyal düzen nizamından uzaklaşmasıdır. İnsanı yaratan “Yaratıcı” aynı zamanda ona en uygun yaşam sistemini de koymuş ve sistem dairesinde yaşandığı takdirde barışın, huzurun ve kardeşliğin güvencesini de vermiştir. Bugün dünyamızın geldiği nokta bu dengeden uzaklaşmanın getirmiş olduğu kaostur.
Gelişen ve büyüyen dünyadaki ekonomik, sosyal, politik, teknolojik ve kültürel değişimler, savaşlar ve bunların neticesinde vuku bulan göçler; toplumlar, bireyler özellikle de çocuklar üzerinde büyük etkiler bırakmaktadır. Toplumların yaşadıkları bu güçlükler neticesinde “zorluklar içinde yaşayan çocuklar” adı altında sosyo-ekonomik bir problem ortaya çıkmıştır. Gün geçtikçe sayıları artan bu çocuklar “sokak çocukları” olarak adlandırılmış ve tüm dünyada çözümü aranan bir sorun haline gelmiştir.
Sokak çocukları gelişmekte olan ülkelerde işsizliğin, yoksulluğun ve dağılan ailelerin neticesinde oluşan bir sorun, gelişmiş ülkelerde ise yabancılaşma ve toplum tarafından ötekileştirmenin kurbanları olarak görülmektedir.
Sokak çocuklarının oluşmasının temel nedeni ekonomiktir. Birçoğu aile bütçesine katkıda bulunmak amacı ile sokaklarda çalışırken daha sonra maddi özgürlüğün hazzını alan çocuklar zamanla ailelerinden koparak sokakta yaşamaya başlamaktadırlar. Bunun dışında aile içi şiddet, istismar ve taciz gibi sebeplerden sokaklarda yaşamaya başlayan çocukların sayısı da gün geçtikçe artmaktadır.
Gelişen teknolojinin kötü amaçlı kullanımı da toplumun yapısını bozarak, aile içinde huzursuzluğun, şiddetin artmasına ve yuvaların dağılmasının sonucunda da çocukların bu durumdan etkilenmesine sebep olmaktadır. Aile bireylerinin hem maddi hem de manevi eğitimsizliği bu sorunda en büyük etkendir.
Yetersiz eğitim, yetersiz ekonomik şartlar, gayri ahlaki yaşam biçimleri de sokaktaki çocukların her geçen gün artmasına ve toplumsal bir sorun olmasına nedendir. Bunun yanı sıra medyanın olumsuz yayınları, arkadaş çevresi, eğitimsiz çocukların okulsuz yaşamlarında onları sokakta tutan cezp edici eylemler de sebepler arasındadır.
Tarihte İslam toplumlarında bu tür sorunlar yaşanmamıştır. İslam dini, toplumun en zayıf ve istismara en açık kesimleri olan; çocuk, yetim, kadın, köle ve fakirlerle hassaten ilgilenmiş ve onların ihtiyaçları için sosyal tedbirler almıştır. İslam’da sosyal bir kurum olan zekât, fitre ve sadakalar toplumun zayıf kesimleri için kullanılmış ve toplumsal huzur, güven ve sosyal adalet tesis edilmiştir.
İslam, sosyal hayat içerisinde sadece kendini düşünen ve kendi menfaatini her şeyin önünde tutan bir anlayışı asla tasvip etmez. Dayanışma ve yardımlaşma hem İslami hem de insani bir vazifedir.
İslâm dini, mensuplarına maddi ve manevi sorumluluklar getirmiştir. Hadiste “Geçindirdiği kimseleri ihmal etmesi kişiye günah olarak yeter.” (Müslim, Zekât, 40;) buyrulduğu gibi, “Kendileri ihtiyaç içersinde olsalar bile, diğer kardeşlerini kendilerine tercih ederler.” (Haşr, 59/9) âyeti de, toplumda başkalarının da düşünülmesi gerektiği hususunu, olgun müminlerin özellikleri olarak nitelemektedir.
Dünya hayatı ne yaşanacağı bireyler tarafından bilinmeyen, içinde yaşadıkça tecrübe edilen bir süreçtir. Bu süreç içerisinde; ölümler, doğumlar, savaşlar, tabi afetler her an akışın içerisinde yerini almaktadır. Bu sebeple İslam, zayıf ve muhtaç insanların korunmasını ve dünya meşakkati ile mücadele eden insanların yalnızlığa terk edilmemesini tavsiye etmektedir.
“Bir insanı kurtaran tüm insanlığı kurtarmış, bir insanı öldüren (ölüme terk eden) bütün insanlığı öldürmüş gibidir” (Mâide, 5/32) mealindeki ayetten de anlaşılacağı üzere İslam dininin, sokak çocuklarıyla ilgilenmemesi düşünülemez. Hatta İslâm hukukçuları, sokağa atılan çocuğa sahip çıkılmasının farz-ı kifâye olduğunu, hiç kimse tarafından o çocuk sahiplenilmezse, bütün Müslümanların günahkâr olacağını, sahip çıkılmaması durumunda ta’zir suçları kapsamında failleri cezalandırılabileceğini söylemişlerdir. Bu problem karşısında herkesin duyarlı, yardım sever olması, yapılması gereken hizmetler arasında belki de ilk sırada yerini alacaktır.
Erbakan Vakfı olarak, sosyolojik, ekonomik ve toplumsal bir problem olan sokak çocukları ile ilgili çözüme yönelik ciddi adımların atılması, devlet himayesinin ve garantisinin etkili bir şekilde görülebilmesi gerektiğine inanıyoruz. Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın sorunu olan ve geleceğe yönelik de toplumsal tehlike oluşturan “sokak çocukları” probleminin çözülebilmesi için ekonomik, sosyolojik tedbirlerin yanı sıra ahlâki ve manevi eğitimlerin de bu denklemde yer alması şarttır. Hem devlet hem de fert olarak “sokak çocukları” konusunda ilgisiz ve duyarsız kalınmamalı, sivil toplum kuruluşları da devletle el ele vererek geleceğin teminat altına alınmasında üzerine düşen vazifeleri yerine getirmelidir.
Tüm çocukların; adaletin, huzurun, güvenin ve barışın olduğu “Yaşanabilir Bir Türkiye”, “Yeniden Büyük Türkiye ve “Yeni Bir Dünya” da yaşayabilmesi dileğiyle “
Bu haber 13 defa okunmuştur.