Allah cc. biz insanları yeryüzüne gönderdiğinde birde seviyemizi belirleyen bir aynada gönderseydi veya başka bir şey gönderseydi mesela.
Karşısına geçer şöyle bir bakar seviyemizi görürdük. Aşağılarda isek kendimize çeki düzen verirdik. Göstergeler yukarılarda ise hım iyi der daha yukarılara çıkabilmek için uğraşırdık.
İnsanımızın siyasilere bakış açısını, hangi seviyeye oturttuğunu anlatan güzel bir fıkra vardır.
Seçim çalışmaları sırasında bir CHP li milletvekili adayı seçim çalışması nedeniyle Karadeniz de bir köy ziyareti sırasında su taşıyan bir yaşlı teyzeye yardım ederek suyu evine kadar taşır. Yaşlı teyze kim olduğunu sorar. O da CHP den milletvekili adayı olduğunu söyler. Teyzede yapıştırır cevabı eyvah biz bu suyla abdest alacaktık.
Birde siyasilerimizin seviyelerini belirleyen örnekler vardır.
Kılıçdaroğlu Ramazan ayında din görevlileri ile bir iftar davetinde iken şöyle bir fıkra anlatır.
Karadeniz’de bir köyde düğün sonrası gelin yemeden içmeden kesilmiş. Gerdeğe bile girmemiş. Ahali kaygılanmış, meseleyi Oflu Ahmet hocaya taşımışlar. Hoca gelinle yalnız konuşmak istemiş. Halini sorunca gelinin, ‘Hocam ben bakire değilim. Şimdi bunu açıklasam zaten beni öldürecekler. Ben de yemek yemiyorum ki öleyim’ demiş. Hoca daha sonra durumu ahaliye anlatırken çözümü de geliştirmiş: ‘Sizin gelinin içine cin girmiş. Şimdi başından çıkartmaya kalksam gözleri kör olacak. Aşağıdan çıkartmaya kalksam bekâreti bozulacak’ demiş. Kayınvalide isyan etmiş, ‘Ben kör gelin istemem’ diye. Velhasıl mesele kendiliğinden çözülmüş.
Konuşmak istemiş. Halini sorunca gelinin, ‘Hocam ben bakire değilim. Şimdi bunu açıklasam zaten beni öldürecekler. Ben de yemek yemiyorum ki öleyim’ demiş. Hoca daha sonra durumu ahaliye anlatırken çözümü de geliştirmiş: ‘Sizin gelinin içine cin girmiş. Şimdi başından çıkartmaya kalksam gözleri kör olacak. Aşağıdan çıkartmaya kalksam bekâreti bozulacak’ demiş. Kayınvalide isyan etmiş, ‘Ben kör gelin istemem’ diye. Velhasıl mesele kendiliğinden çözülmüş.
Öyle değil mi kim bilir günlük yaşantımızda öyle seviyesizlikler yapıyoruz ki hepsi birer siyah nokta olup üstümüze yapışsaydı tüm dünya da beyaz insanlar çok nadir olurdu veya parmakla sayılırdı.
Bir yönetici kalifiye elemanının meziyetlerini idrak edemezse ve onu gereksiz işlere koşturursa o da yöneticinin yönetim seviyesini gösterir.
Seçimle iş başına gelmeyi beceremeyen siyasiler başka işlerle uğraşarak iktidar olmayı hayal ettiklerinden dolayı yanlış meydanlarda at koşturarak seviyelerini belli etmezler mi?
Ya da onlara çanak tutanların düştükleri seviyesizlikler. Ülkemizin en önde gelen iş adamının Ulusal bir gazete de çıkan haberde içinde bulunduğu seviyesizliği gösteren durumunu böyle ifşa edebiliyor yaradan.
Bir de onların ardına takılarak hala yaptıklarını destekleyen insanımıza ne demeli, onların seviyesini ölçecek skala var mı acaba?
Beşiktaş-Galatasaray derbisinde çıkan olaylara ne dersiniz peki, yenmeye sevinen ama yenilmeyi hazmedemeyen kafalarında beyin yerine saatli bomba taşıyan kuru kafa sahipleri için söylenecek belirlenecek bir seviyesizlik seviyesi var mı?
Anadolu kasabalarından birinde jandarmalar bir eve "kitap baskını" yapıyor..
Jandarma timinin başındaki astsubayın dikkatini, duvara çivilenmiş birkaç raftan ibaret kütüphanede bir kitap çekiyor:
"Bir Anti-Komünistin Mücadelesi"
Komutan kitabı eline alıp soruyor:
"Bu tür kitapların yasak olduğunu bilmiyor musun?"
Ev sahibi:
"Komutanım, ben anti-komünistim, zaten kitap da öyle."
Komutan, külyutmaz bir ifadeyle cevaplıyor:
"Fark etmez, biz komünizmin her türüne karşıyız.
İnsanımız seviyesi seviyesizlik olunca ister istemez gerçek olan yukarıda anlatılanlar başımızdan geçebiliyor.
Bundan dolayı, seviyemizi bilmiyorsak bile her zaman önce dinlemeli ve anlamalı konuşulanlar hakkında malumatımız yoksa susmalı, lafa hemen atlamamalı biliyorsak bile fazla konuşmamalıyız. Söylediği her şey bir gün insanın karşısına çıkabilir.
Çünkü insanı çamurdan çıkaran her kişi dostu olmayabilir, çamura atan her kişi de düşmanı olmayabilir.
Vesselam. Kalın sağlıcakla.
Bu haber 43 defa okunmuştur.