Mısır Ordusu Müslümanlara yönelik vahşi bir şekilde katliam yaptı. Mısır Askeri Darbesi ile ilgili Türkiyeli düşünürler, darbeyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundular. İşte o çarpıcı tespitler.
Abdurrahman Dilipak / Yeni Akit Gazetesi Yazarı
Darbenin Kodları: İsrail, ABD, Suud
Mısır’daki darbe İsrail, ABD ve Suudi krallığının ortak ürünüdür. İsrail, İslam, Arap ve Afrika Birliği’nin önemli bir üyesinin, İsrail’in varlık ve güvenliği açısından stratejik öneme sahip bir ülkenin İhvan’ın yönetimine geçmesini istemiyor. İsrail; Türkiye, Mısır ve Suriye’deki sürecin kendi varlık ve güvenliği için tehdit oluşturduğu düşüncesinde, onun için Batı’yı bu konuda harekete geçmeye zorluyor. Mursi gelirse darbe yapılması planı seçimlerden öncesine uzanıyor.
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliği gibi ülkeler ise, sıranın kendilerine gelmesinden korkuyorlar. Onun için hem Sisi’ye yardım ediyorlar ve hem de ABD ve Batılı ülkeleri bölgedeki dengelerin altüst olmaması için müdahaleye davet ediyorlardı.
Onlar bir hamlede bu işi bitireceklerini düşündüler. Direniş devam edince paniklediler ve katliama yöneldiler.
Demokrasi Bir Aldatmaca
Bu süreçte Batı’nın demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti taleplerinin bir aldatmaca olduğu görüldü. Çıkarları söz konusu olduğunda ilkelerini yedikleri görüldü. Yine bu süreçte, bunların yerli işbirlikçilerinin kimler olduğu gerçeği de ortaya çıktı. Bu süreçte ortaya çıkan bir diğer gerçek de, Gezi olaylarının, ya da Suriye’de yaşananların aynı merkezler tarafından planlandığı ve uygulamaya konulduğu gerçeği. Türkiye’deki masonik güçler, Ergenekoncular ve darbeciler arasındaki derin bağ ve zihniyet benzerliği oldu.
En sarsıcı gerçek ise, İran’ın ve Hizbullah’ın bu dengede Suriye rejiminin yanında yer alması oldu.
Mısırdaki Gelişmeler Karşısında Ne Yapabiliriz?
Bana kalırsa Mısır’da yaşananlar, İslam ümmeti için vahdete vesile oldu. İçimizdeki hainleri tanıdık. Batı’nın çirkin güzünü gördük.
Yine İslam birliği umudu canlandı. Ümmetin vahdeti gündeme geldi. Cihad ve şehadet yüreklerde hayat buldu. Tekrar Kur'an’la yüzleştik. Tarihi hatırladık, halimizi sorguladık. Gelecek için düşünmeye başladık.
Hali pür melalimizi gördük!
Herkes elindeki imkanlarla ne yapabiliyorsa, başta dua… Sonra bu gerçeği ailemize, komşularımıza, akrabalarımıza, iş arkadaşlarımıza anlatmak. Mesela vitrinlerimize Rabia selamı logosunu aşabiliriz. Dernekleri, mediayı harekete geçmeye zorlayabilir. Yardım kampanyaları düzenleyebiliriz, toplantılar yapabiliriz.
Bildiklerimizi yaparsak, Allah bize bilmediklerimizi öğretir. İstikametinizi doğru tutmalıyız. Çok çalışmalıyız. Direnişte sabırlı olmalıyız. Daha çok okumalıyız.
Yapacak çok işimiz var.
Ümmetin Haykıran Sesi Olacağız
Biz biliyoruz ki, zulm ile abad olunmaz. Biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Bu dünyada yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan hesaba çekileceğiz ve biz bu süreçte imtihan oluyoruz. Ve bizim bu sorumluluğumuz aslında yeryüzü ölçekli bir sorumluluktur. Biz tüm mazlum halkların gören gözü, işiten kulağı, tutan eli ve haykıran sesi olacağız.
Bu haber 29 defa okunmuştur.