YALKİM OSB İÇİN VERİLEN ÇED İPTAL KARARLARI DANIŞTAYCA ONANDI
Yalova Platformunun yazılı açıklmasına şu ifadelere yer verildi "Yalova Taşköprü ‘de kurulması planlanan YALKİM OSB için Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü'nce verilen 18.05.2015 günlü ve 3875 sayılı ÇED Olumlu kararına karşı açtığımız davada Bursa 1. İdare Mahkemesi 2015/715E.,2016/1562K. sayılı 21.12.2016 tarihli kararı ile iptal kararı vermiştir.
18.05.2015 günlü ÇED için verilen İptal kararı YALKİM OSB Başkanlığı'nca temyiz edilmiş, temyiz sonucu beklenmeden revize ÇED Raporu hazırlanmış ve 2009/7 sayılı genelge kapsamında hazırlanan revize ÇED raporu için de 31.05.2017 tarihli ÇED Olumlu kararı alınmıştır.
YALKİM OSB için verilen 31.05.2017 tarihli ÇED Olumlu kararına karşı Yalova Platformu üyeleri ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından açılan iptal davasında Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin 2017/938 E.,2018/121K. Sayılı 22.02.2018 tarihli kararı ile revize ÇED için verilen ÇED Olumlu kararı da iptal edilmiştir.
YALKİM OSB 18.05.2015 tarihli ÇED Olumlu kararının iptaline ilişkin Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 2015/715 E sayılı dosyasından verilen iptal kararı Danıştay 14. Dairesi'nin 2017/1083E., 2017/7765 K. sayılı 27.12.2017 tarihli kararı ile bilirkişi heyetinde meteoroloji mühendisi ve jeoloji mühendisine yer verilmediği gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 2018/435E.,2019/107 K. sayılı 12.02.2019 tarihli kararı ile ilk alınan ÇED olumlu kararı bir kez daha mahkemece iptal edilmiştir.
Bu iptal kararı Danıştay 6.Dairesi'nin 2019/13372 E.,20019/9074 E.,10.10.2019 tarihli kararı ile onanmış ve karar kesinleşmiştir
YALKİM OSB için 2009/7 sayılı genelge kapsamında hazırlanan revize ÇED raporu için verilen 31.05.2017 tarihli ÇED Olumlu kararının iptaline dair Bursa 2. İdare Mahkemesince 2017/938 E. sayılı dosyasından verilen iptal kararı Danıştay 14. Dairesinin 2018/1206E.,2018/5990 K. sayılı 8.10.2018 tarihli kararı ile bozulmuş, bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 2019/13E.,2019/379K sayılı 18.04.2019 tarihli kararıyla bir kez daha 31.05.2017 tarihli ÇED olumlu kararının iptaline karar verilmiştir.
Verilen bu iptal kararı Danıştay 6. Dairesi'nin 2019/16520 E.,2019/9076 K. sayılı 10.10.2019 tarihli kararı ile onanmış ve karar kesinleşmiştir.
Onanan Bursa 1. İdare Mahkemesi'nin 2018/435E.,2019/107 K. sayılı 12.02.2019 tarihli kararında:
“ mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde yapılan tespitler dikkate alındığında, ÇED raporunda, a- tarım arazilerine olası etkileri ÇED Raporunda başlık olarak yer almış olup, mevcut tarımsal faaliyetler sayıldıktan sonra "Proje kapsamında uygulanacak teknoloji ve alınacak tedbirler ile projenin tüm tarım alanlarına ve çevresine menfi bir etki meydana getirmeden gerçekleştirilmesi sağlanacaktır." denildiği, ancak tarım arazilerine olumsuz etkilerinin belirtilmediği, bu hususta yeterli öngörülerin yapılmadığı, uygulanacak teknoloji ve alınacak tedbirler belirtilmeden genel olarak ifade edildiğinden ayrıca proje işletme aşamasında, tarımsal alanlar konusunda oluşturacağı olumsuzlukların dava konusu ÇED Raporunda irdelenmediği b- NO₂'in (Azotdioksit) in sınır değerlerinin çok üzerinde olduğu (255 bacanın toplam
kütlesel debisi: 249,55 kg/sa / sınır değer: 40 kg/sa = 62 kat fazla), bu kadar yüksek olan bir kirleticinin, hakim rüzgar yönün de dikkate alındığında, Yalkim OSB yerleşim alanına yakın olan Taşköprü mahallesinin topografik yapısı nedeniyle de hava sahasını kirletmemesi ve insan sağlığını etkilememesinin mümkün olmadığını gösterdiği, c) parlayıcı, reaktif ve ekosistem üzerinde ciddi toksik etkileri olan bir hammadde olan akrilonitrilin (ACN), tesise girişinden, tanklara doldurulması ve kullanılmasına kadarki tüm süreçlerin titizlikle yönetilmesi gerekmekteyken bu maddenin çevresel etkisinin ne olacağına dair en kötü senaryo şartları göz önüne alınarak herhangi bir çalışmaya rastlanmadığı, oluşacak atıkların tahmini miktarı ve oluşturacağı riskleri öngören Atık Yönetim Planının dosyada yer almadığının görüldüğü, d) olası Marmara depremlerinin deniz merkezli olması durumunda tsunami tehlikesi arz etmesinin kaçınılmaz olduğu ÇED raporunda ise Tsunami riski ile ilgili bir öngörüde bulunulmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.”
DEPREM TEHLİKESİ VAR
Marmara’da yakın gelecekte büyük bir deprem olacağı bugün herkesçe biliniyorken ve Yalova’nın da bu depremden en çok etkilenecek yerlerden biri olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konmuşken, deniz içi fayının kırılması sırasında tsunami meydana geleceği biliniyorken yerleşim alanlarının yakınında, kara yolunun hemen kenarında, yeterli sağlık koruma bandı oluşturmanın mümkün olmadığı, tarım alanlarını tehdit eden bir kimya osb yapılanmasında ısrar etmek geçmişten ders almamaktır, şirketlerin ticari çıkarları için çevre ve halk sağlığını hiçe saymaktır.
17 Ağustos 1999 Depremi’nde söz konusu OSB yapılanması içindeki tesislerden biri olan AKSA Fabrikasında meydana gelen zehirli kimyasal sızıntısını (Elyafın hammaddesi olarak tesiste depolanan Akrilonitril hammadde tanklarının depremde hasar görmesi sonucu sızmıştır) insanların yakınlarını enkaz altında bırakıp kaçmak zorunda bırakılmalarını unutmadık.
17 Ağustos Depreminden sonra bölgeden taşınması gündeme gelen tesislerin sonraki süreçte hızlı bir büyüme refleksine girip yeni tesisler ve kapasite artışları ile Yalova halkı üzerindeki riskleri kat be kat arttırdıkları ortadadır. Riske atılan, Yalova halkının yaşam hakkıdır .
Yalova Platformu olarak yaşam hakkımızı, sağlıklı çevrede yaşama hakkımızı kullanarak açtığımız davada kazandığımız hukuk zaferini paylaşmaktan mutluluk duyuyor, geçmişten ders alınmasını şirketlerin fay hattı üzerinde, ölümcül riskler içeren büyüme hevesine kamu idarelerinin bir daha onay vermemesini bir kez daha talep ediyoruz.