Kirli darbe teşebbüslerine nasıl 28 Şubat Darbesine direndiysek, öyle direneceğimizi; hayallerimizi ve ülkemizi bu karanlık çetelere teslim etmeyeceğimizi en yüksek sesle haykırıyoruz.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Yalova Şubesi Kadın Komisyonu Başkanı Handan Bozkurt yaptığı yazılı açıklamada "Bugün 28 Şubat. Yıllarca İslam'ın bayraktarlığını yapmış ve dünyaya saadet dolu asırlar hediye etmiş milletimizin inançlarına düşmanlık edenlerin, tek parti diktatörlüğünün karanlık izinde hareket edip, halkın değerleriyle barışık bir iradeyi, bu iradenin en başındaki seçilmiş Başbakanı darağaçlarında sallandıranların yeniden gizlendikleri kara delikten çıktıkları meş'um günün 19. yıldönümü.
28 Şubat 1997 günü, halkımızın inanç ve kararlılığını bitiremeyeceklerini anlayan küresel güçler, yerli taşeronları eliyle, seçilmiş bir hükümeti yıktılar. Hepimizin acı bir tecrübeyle yakinen tanıdıkları bu karanlık güçler milletimizin yeniden tarihteki asli misyonuna dönmesinden rahatsızlık duydular. Onlar istediler ki, Çanakkale'de destanlar yazan, işgalcileri yenik ekin yaprakları gibi savuran bu millet, tüm dünyanın mazlumlarının yeniden ümidi haline gelmesin. Kendi ayakları üzerinde doğrulmasın.
Bunun için Rabbimizin tüm insanlığın selameti için indirdiği vahye düşmanlık ettiler: İlk hedefleri Kur'an Kursları oldu. Kur'an öğretimini engellemeye çalışan bu güruh, 14 asırdır kesintisiz bir biçimde devam eden hafızlık kurumunu ortadan kaldırmak için 15 yaşına kadar bu milletin evlatlarının hafızlık yapmasını yasakladılar. Fakat bununla da yetinmediler: Tamamı halkımızın alın teriyle açılmış İmam Hatip Okullarına "yarasalar" diyerek orta kısımlarını kapattılar. Katsayı ucubesi ile İmam Hatip mezunlarının üniversiteye gitmelerine mani oldular.
Halkımızın değerlerine düşmanlık edenleri bu yıkıcı faaliyetleri dahi memnun etmeye yetmedi. Gözlerini Allah'ın ayetlerini başlarında taşıyan genç kızlara çevirdiler. Kirli elleri başörtüsüne uzandı ve 28 Şubat darbesinin sembolü başörtüsü yasakları oldu. Orta öğretimlerden, üniversitelere, tüm kamu kurumlarından meclise kadar genişlettikleri yasaklarla ülkemizi karanlık bir uçuruma sürüklediler.
Halkımızı düşmanlarımızdan korumak için ihdas edilmiş ve milletimizin "peygamber ocağı" diyerek yücelttiği Ordu ile milletimiz arasına barikatlar kurdular. Güvenliğimizi emanet ettiğimiz kolluk güçlerine, başörtülü gencecik kızlarımızı coplattılar. Halkımızın üzerine panzerler sürerken, yıktıkları şey millet ile devlet arasındaki köprülerdi. Sincan'da yürüyen tanklar sadece halkın iradesini değil, tarihimiz, ecdadımız ve asırlardır ilmek ilmek ördüğümüz inancımız ve değerlerimizin üzerinden geçti.
Fakat bilmedikleri bir şey vardı. Bu millet tepeden tırnağa sabır ve imanla kuşanmıştı. Hiçbir şekilde yılmadı. Bu karanlık günlerin geçeceğine ve her şeyin aslına rücu edeceğine olan inancını hiçbir şekilde kaybetmedi. Zulme rıza göstermedi. 28 Şubat'ın bin yıl süreceğini söyleyerek milletimizi tehdit edenler bugün tarih sahnesinden silinip gittiler. Onları tarih yaptıkları zulümlerle yazacak. Sömürgecilerin taşeronu bu güçler en büyük fenalığı bu ülkeyi bölmek isteyen terör gruplarını palazlandırarak yaptılar. Ve ne yazık ki her gün verdiğimiz şehitlerle bunun ıstırabını yaşamaya devam ediyoruz. Vatanseverlik nutukları atıp gerçekte sömürgecileri ülkemizin tüm maddi kaynaklarını yok etmeye davet edenler arkalarında bankaları boşaltılmış, sermayesi tükenmiş bir enkaz bıraktılar. Tarih gerçek vatanseverlerin kim olduğunu da yazacaktır elbette.
28 ŞUBAT darbesinin üzerinden 19 yıl geçti. Türkiye tarihinin kara yaprakları gerilerde kaldı ancak hepimizin malumudur ki artık son derece cılız da olsa ne darbe tehditleri nede mezkur darbenin neden olduğu acılar sona ermedi. Bin yıl sürecek dedikleri darbenin bugün yargı önünde olduğunu görmek ülkemiz adına umut verici. Ancak 19 yılın ardından bu darbenin henüz izleri silinmemişken bizlere adeta hayal gördüğümüz algısı oluşturularak darbe ile ilgili söylediklerimiz yok sayılmaya çalışılmaktadır.
Milletimizin yeniden asli misyonuna dönmeye başlamasından, Türkiye'nin yeniden tüm dünyanın mazlumlarının yegâne ümidi haline gelmesinden rahatsızlık duyan çevreler "gezi darbesi girişimleriyle", "paralel örgütlerle", "bölücü taşeron örgütlerin ülkemizi yangın yerine çevirme girişimleriyle" hala geleceğimizi çalmaya gayret ediyorlar. Bizler tüm bu kirli darbe teşebbüslerine nasıl 28 Şubat Darbesine direndiysek, öyle direneceğimizi; hayallerimizi ve ülkemizi bu karanlık çetelere teslim etmeyeceğimizi en yüksek sesle haykırıyoruz.
ÜLKEMİZİ KARANLIĞA TESLİM ETMEYECEĞİZ!
Bu haber 10 defa okunmuştur.